25 Aralık 2009 Cuma

Allah Aşkına, Nedir Bu Antisemitizm, Bilen Var mı?

“… Benden cevap bekleyen okuyucular mazur görsünler; sorunun cevabını ben de bilmiyorum, en azından bir yönü itibariyle. Gerçi, bunca yıldır bu konuda Almanca kaynakları okurum ama antisemitizmin ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim. Bu artık benden mi kaynaklanıyor, yoksa konunun kendisinden mi, bilemiyorum. Bu konuyla ilgili bildiklerimden de emin olamıyorum. Zira, antisemitizm tarifi için en basitinden İsrail eleştirilebilir, ama Yahudilere düşmanlık beslemek antisemitizmdir denir ve İsrail’in eleştirilemediği argümanına da antisemitizm yaftası yapıştırılır. Ama en ufak İsrail eleştirisi de yine antisemitizm damgası ile damgalanır.””

— Zaman gazetesi yazarı İsmail Kul [1]
Yahudiler, MS 1. yüzyıldan itibaren azınlık olarak içinde yaşadıkları her toplumda ayrımcılığa ve zulme uğradılar, defaten kentlerden ve ülkelerden sürüldüler ve topluca katledildiler. 1096’da 1. Haçlı Seferi öncesi Alman Yahudilerinin tamamının öldürülmesi “İsa’nın katilleri” motifiyle Hıristiyan; 1146’da ihtidaya direnen 250,000 Faslı Yahudi’nin öldürülmesi de “lanetli kavim” motifiyle Müslüman ülkelerdeki katliamlara birer örnektir. Diğer meslekleri yapmaları yasaklanmış olan Yahudiler, Hıristiyanlarca “her kötülüğün kökü” kabul edilen para işleriyle uğraşmaya mecbur kaldılar. Kolayca kışkırtılan pogromlarla, biriken Yahudi sermayesi zaman zaman egemen sınıflara aktarıldı. 1917’de Filistin’de Cemal Paşa tarafından tasarlanan soykırımdan tehcirle zor kurtulan Yahudiler, çeyrek asır sonra Naziler tarafından soykırıma uğratıldı. Dünyada başka hiçbir azınlık bu derece yaygın nefret ve katliamlara maruz kalmadığından, özel bir ırkçılık türü olarak antisemitizm (Yudeofobi) tanımlanmasına gerek duyulmuştur..


En küçük İsrail eleştirisini bile antisemitizm diye yaftalarlar” diyen Ahmet Kekeç [2] ve İsmail Kul’a [1]; “Bana biri şu “antisemitizm” konusunda bilgi vermeli” diyen Davut Şahin’e; [3] biraz da “Yahudi düşmanı olmadan İsrail devleti ile mücadele edilemez mi?” diye soran Ümit Kıvanç’a [4] yanıt olabilir umuduyla bu dizi çerçevesinde kaleme aldığım bir yazı dışında, bu dizide ABD ve AB’nin antisemitizm tanımlarının “İsrail üzerinden dışavurum yolları” kısmından uzak durmaya çalıştım. Nefret söylem ve eylemlerinin ifade özgürlüğü sanıldığı, tabulaştırılmış bir yığın kavramın konuşul(a)madığı ülkemizde; hak ve özgürlükler algısı Batı’dan farklı olduğundan; amacım antisemitizm ve antisiyonizm üzerine laf cambazlıklarına ve “Bu tanım, Batının soykırım suçluluğunun yansıması” gibi irrasyonel argümanlara maruz kalmaktan kaçınmaktı. Üstelik, Birleşik Krallık ve İrlanda gibi Nazilere karşı savaşan; Danimarka ve Finlandiya gibi Yahudi nüfuslarının %99’unu koruyan/kurtaran, İsveç gibi savaşta Yahudilere kucak açan; veya İspanya ve Portekiz gibi faşist diktatörlerce yönetilmelerine rağmen bir tek Yahudi’yi Nazilere teslim etmeyen AB ülkelerinin [5] neden soykırım suçluluğuyla hareket etmeleri gerektiğini henüz çözebilmiş değilim.

Antisemitizmin bir tek tarifi yoktur. Köln Üniversitesi'nden Profesör Dietz Bering’e göre antisemitler, Yahudilerin doğasının kısmen değil tümüyle kötü olduğuna, onları iflah etmenin yolu bulunmadığına inanırlar. Antisemit söylemin postulatları da şunlardır: (1) Yahudileri bireyler olarak değil toplu halde görmek gerekir. (2) Yahudiler içinde yaşadıkları toplumlara temelde yabancı kalırlar. (3) Yahudiler kendilerini “misafir eden” toplumlara ya da dünyanın geneline felaket getirirler, (4) Yahudiler bunu gizlice yaparlar. Bering, antisemit söylemin temel motivasyonunu da “Bu yüzden antisemitler kötü ve komplocu Yahudi karakterinin maskesini düşürmekle kendilerini yükümlü hissederler.” diye açıklamaktadır [6] Millî Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi’nin 31 Ocak 2009 tarihli yazısı, bu postulatların tamamını barındırmaktadır:

“Ülkemizde 25 bin kadar Musevî/Yahudi yaşamaktadır. Bunların yanında sayılarının bir buçuk milyon olduğu söylenen Kripto Yahudiler vardır. […] Tanzimat’tan bu yana bütün ihtilâllerde, inkılâplarda, tarihî kopukluk ve ârızalarda, büyük değişimlerde hep Yahudi, hep Sabataycı parmağı vardır. Türkiye’ye komünizmi onlar sokmuştur. İkinci Meşrutiyetten bugüne bütün Marksist hareketlerde liderler, önderler, başı çekenler, kızıl bayrak taşıyanlar ya Yahudi, ya Sabataycı, yahut Yahudilikten Hıristiyanlığa geçmiş Avrupa kökenlilerdir. Nazım Hikmet bunlardan biridir. İslâm’ı bozmaya yönelik bütün reform hareketlerinde onlar vardır.” [7]

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2005 yılında yayınladığı Küresel Antisemitizm Raporu ise, antisemitizmi “tek tek veya bir grup olarak Yahudilere duyulan ve Yahudilik dini ve/veya etnik kimliğine yöneltilebilecek nefret” olarak tarif etmiş, antisemitizmin İsrail Devleti ile ilişkilendirilerek dışavurumu konusunda da şu notu düşmüştür: “Önemli konulardan birisi İsrail Devleti'nin politika ve uygulamalarının meşru eleştirisi ile antisemit karaktere sahip yorumların ayırt edilmesidir. İsrail'in şeytanlaştırılması, İsrail liderlerinin bazen Nazi liderleriyle kıyaslama yoluyla veya Nazi sembolleriyle alaya alarak yerilmesi, ihtilaflı bir konudaki politikaların meşru eleştirisinden çok, antisemit bir eğilimin göstergesidir.” [8] Kamil Yeşil ve İbrahim Tenekeci’nin Millî Gazete’de, Davut Bilgiç’in Taraf’ta ve Ozman Özsoy’un Haber 7’deki yazıları bu nefrete örnektir:
“Ey kardeşini öldüren Kabil’in soyu! Ey […] peygamberlerin katilleri! […] Ey İsa’yı çarmıha geren hainler, […] kelimenin bütün anlamıyla sapıklar ve sapkınlar, […] ey bir türlü ölemeyen Şaron’un kavmi, […] siz Tevrat’ı bozanlar, ey […] Tanrı’ya iftira edenler. […] Tanrı’ya karşı […] yaptığı hilenin cezasını aşağılık maymunlar olarak gören hainler hey, Ey Benikaynuka, Ey Beninadir soyu, Ey Hayber’den sürüp çıkarılmış çapulcu sürüsü, […] Bütün dünya dillerinde, bütün mahlûkatın diliyle lanet olsun size.

Yahudi medeniyeti sapkın, ölümcül, lanetli bir medeniyettir. […] Yahudilik din değildir, sapkınlığın, sapmışların yoludur. […] Bir Müslüman olarak Rabbime diyeceğim söz şudur: Ey Rabbim! En iyi amelim senin düşmanlarına, […] Yahudilere duyduğum öfkemdir.” [9]

“Alman halkı yoksullukla pençeleşirken; Yahudi […] tefeciler, spekülatörler Alman ekonomisini ele geçirmiş, koskoca bir milletin kanını emme yarışına girmişti. Basın da onların elindeydi ve kamuoyunu istedikleri gibi yönlendiriyor[…]lardı. […] Neticede Hitler ve Alman halkı, bizlerin cesaret edemediği şeye cesaret etmiş ve […] hakkını arama yoluna gitmiştir.” [10]
“Yahudilikte de böyle bir yaklaşım mevcut. “Yahudiler üstün ırktır tüm insanlar onlara hizmet için yaratılmıştır” mantığı onlarda da dinî boyutta kendini gösterir.” [11]
“Hadis-i Şerif’te, Yahudilerin taşların ve ağaçların bile arkasına saklanacağı, […] bütün taş ve ağaçların: "Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, Yahudi arkamdadır, gel onu öldür" diyeceği ifade ediliyor. […] Lafı eğip bükecek değiliz. Peygamber Efendimiz söylüyorsa El Hak doğrudur.” [12]
Avrupa Birliği, kendi üyeleri ve organları için çalışma ve toplantılarda kullanılmak üzere oldukça detaylı bir antisemitizm tanımı (“working definition”) yapmıştır. Bu tanım, 2005 yılında Avrupa Irkçılık ve Yabancı Düşmanlığını İzleme Merkezi (EUMC) tarafından geliştirilmiş ve 1 Mart 2007’de kurulan Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (The European Union Agency for Fundamental Rights) tarafından kabul edilmiştir. [13] Tanım metnini elimden geldiğince ben çevirdim. O sebeple, herhangi bir çeviri hatasına karşı, tanımın özgün halini görmek isteyenler aşağıdaki linkten İngilizce metne ulaşabilirler: http://fra.europa.eu/fraWebsite/material/pub/AS/AS-WorkingDefinition-draft.pdf. Metnin ilk paragraf tanım, kalanı buna ilişkin açıklama ve örneklerdir.
“Antisemitizm, Yahudilere karşı nefret olarak da ifade edilebilecek, Yahudilere yönelik belli bir algılama biçimidir. Antisemitizmin sözlü ya da fiziksel dışavurumlar, Yahudi olan veya olmayan şahıslara ve/veya mülklerine, Yahudi cemaatinin kurum ve dini yapılarına yönelir.

Ayrıca, bu dışavurumlar, Yahudi bütünlüğü olarak algılandığından dolayı İsrail devletini de hedefleyebilir. Antisemitizm sıklıkla Yahudileri insanlığa zarar vermek amacıyla komplolar kurmakla itham eder ve çoğu kez “işlerin neden ters gittiği” konusunda Yahudileri suçlar. Bu dışavurumlar basmakalıp fesat tiplemeler ve olumsuz kişilik özellikleri kullanılarak sözlü, yazılı, görsel biçim veya eylemler olarak ifade edilebilir.

Genel çerçeveyi göz ardı etmemek kaydıyla; antisemitizmin kamu hayatında, medyada, okullarda, işyerinde ve dini çevrelerde günümüzdeki örnekleri arasında, sıralananlarla sınırlı olmamak üzere, şunlar sayılabilir:
  • Radikal bir ideoloji veya dinin fanatik yorumları adına Yahudilerin öldürülmesi veya zarara uğratılması için çağrıda bulunmak, buna yardımcı olmak veya bunu haklı göstermek.
  • Özellikle, ancak bununla sınırlı olmamak üzere, dünya çapında bir Yahudi komplosu olduğu veya Yahudilerin medyayı, ekonomiyi, hükümeti veya diğer toplumsal kurumu kontrol ettiği gibi gerçekdışı efsaneleri kullanarak, Yahudiler hakkında onları kişiliksizleştiren/canavarlaştıran, şeytanlaştıran/öcüleştiren veya basmakalıp tiplemelere indirgeyen suçlamalarda bulunmak.
  • Bir Yahudi’nin, Yahudi grubun ve hatta Yahudi olmayanların işlediği gerçek ya da hayali bir kabahatten dolayı, bütün olarak Yahudi toplumunu/cemaatini suçlamak.
  • 2. Dünya Savaşı sırasında Nasyonal Sosyalist Almanya ve onun destekçileri ve işbirlikçileri tarafından Yahudi halkının uğratıldığı soykırımın (Holokost) gerçekliğini, kapsamını, mekanizmalarını (örneğin gaz odaları) veya maksatlılığını inkar etmek.
  • Bir halk olarak Yahudileri, bir devlet olarak İsrail’i soykırımı icat etmek veya abartmakla suçlamak.
  • Yahudi yurttaşları, İsrail’e veya Yahudilerin dünya çapındaki sözde önceliklerine, üyesi oldukları ulusların çıkarlarından daha sadık olmakla suçlamak.
Genel çerçeveyi göz ardı etmemek kaydıyla; antisemitizmin İsrail Devleti ile ilişkilendirilerek dışavurum yollarına dair örnekler şunları içerebilir:
  • İsrail Devletinin varlığının ırkçı bir çaba olduğunu iddia ederek, Yahudi halkının kendi kaderini tayin hakkını reddetmek.
  • Başka herhangi bir demokratik devletten beklenmeyecek veya istenmeyecek davranış kalıplarını göstermesini talep ederek çifte standart uygulamak.
  • İsrail’i veya İsraillileri karakterize etmek için Klasik antisemitizm ile ilişkili simge ve imgeleri kullanmak (örneğin Yahudilerin İsa’yı öldürmeleri veya insan kurban etmeleri)
  • Günümüzdeki İsrail politikaları ile Naziler arasında kıyaslamalar yapmak.
  • Tüm Yahudileri İsrail Devleti’nin eylemlerinden sorumlu tutmak
Ancak İsrail'e diğer herhangi bir ülkeye yöneltilenlere benzer eleştiriler yöneltilmesi, antisemit söylem kabul edilemez. Antisemit eylemler kanunla o şekilde tanımlandıklarında suçturlar (örneğin bazı ülkelerde soykırımın inkarı ve antisemit materyalin dağıtılması). Cezai eylemler de, ister kişiye ister — binalar, okullar, ibadet yerleri ve mezarlıklar gibi— mülke yönelik olsun, Yahudilere ait veya Yahudilerle ilişkili olduğu veya öyle algılandığı için hedef gözeterek işleniyorsa antisemittir. Antisemit ayrımcılık, Yahudilere diğerlerine sağlanan fırsat ve hizmetlerin verilmesinin reddedilmesidir ve pek çok ülkede yasadışıdır.” [13]

İlerleyen yazılarda örneklerle AB tanımını detaylandırmaya başlamadan önce, bu yazıyı, “dünyaya hükmeden tefeci Yahudi” imgesi üzerine Roni Margulies’in yazdığı eğlenceli bir yazıyla bitirelim:

“Şu Yahudilerden gerçekten çok şikâyetçiyim. Yıllardır duyarım, dünyayı ele geçirmişler, Amerika’yı da onlar yönetiyormuş. Peki, bana niye haber verilmiyor yahu! Niye başkalarından duymak zorunda kalıyorum ben bunu?

Tamam, itiraf ederim, çok iyi bir Yahudi değilim, dinimizin vecibelerini bilmiyorum, bilmediğim için de yerine getiremiyorum. Kimseyi Yahudi olduğu için kayırdığımı hatırlamıyorum; İsrail devleti hakkında da pek iyi şeyler söylemedim bugüne kadar. Doğru.

Doğru da, bu kadar kindarlık olur mu yahu? Sen koskoca dünyayı ele geçir, istediğin gibi yönet ve bilmem kaç milyon Yahudi arasından bir tek gariban Roni’ye haber verme! Herif Kanarya Adaları’nda ekmek elden su gölden yaşayıp günlerini gün edebilecekken, Allah’ın İstanbul’unda devrimcilik, sosyalizm filan diye ömür törpülesin. Nerede kaldı dindaşlık, ırkdaşlık? İsrail aleyhine bir iki laf ettik diye mi bütün bunlar?

Şimdi de öğreniyorum ki, “Yahudi ve Musevilerin çok ciddi keşifleri var. Bu icatları sebebiyle oturdukları yerden para basıyorlar.. durdukları yerde hâlâ bunun rantını almaya devam ediyorlar... İstanbul’daki Yahudi vatandaşları şöyle bir inceleyin.” Ve bunu çok güvenilir bir kaynaktan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan öğreniyorum.

Bu kadarına da pes doğrusu! Koca cemaat oturduğu yerden para basıyor mu? Basıyor. Ben bu cemaatin bir ferdi miyim? Ferdiyim. Bu para basma yöntemi niye benden gizleniyor o zaman?” [14]

Bu yazı dizisinin diğer makaleleri:

Hakkımız olmayan tek şey unutmaktır… 22 Aralık 2009 Salı http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2009/12/hakkmz-olmayan-tek-sey-unutmaktr.html

Büyüklere Masallar: Türkiye’de Antisemitizm Yoktur 01 Ocak 2010 Cuma http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/01/buyuklere-masallar-turkiyede.html

Kırılma Noktası 1: Sol Liberal-İslami İttifak 08 Ocak 2010 Cuma http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/01/krlma-noktas-1-sol-liberal-islami.html

"Salkım Hanım'ın Taneleri" mi, "Yahudi'nin Adı Yok" mu? 18 Ocak 2010 Pazartesi http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/01/salkm-hanmn-taneleri-mi-yahudinin-ad.html

Bilimin Yüzümüze Tuttuğu Ayna 25 Ocak 2010 Pazartesi http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/01/bilimin-yuzumuze-tuttugu-ayna.html

Antisemitizm korkusu, İsrail’in eleştirilmesine engel mi? 29 Ocak 2010 Cuma http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/01/antisemitizm-korkusu-israilin.html

Kırılma Noktası 2: Dökme Kurşun Harekatı 22 Mart 2010 Pazartesi http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/03/krlma-noktas-2-dokme-kursun-harekat.html

Mazluma da Zalime de (Şahide de) Kimlik Sormamak 22 Mart 2010 Pazartesi http://ozgurlukcudemokrasi.blogspot.com/2010/03/mazluma-da-zalime-de-sahide-de-kimlik.html


Kaynakça
  1. Kul, İsmail. Boşuna uğraşmayın, Bizi antisemit yapamazsınız. Zaman. 2 Şubat 2009. http://www.eurozaman.com/euro/yazarDetay.do?haberno=47695
  2. Kekeç, Ahmet. En büyük antisemitist Chomsky... Yeni Şafak. 26 Şubat 2004. http://yenisafak.com.tr/arsiv/2004/SUBAT/26/akekec.html
  3. Şahin, Davut. Anti/Semitizm (Yahudi düşmanlığı). Yeni Asya. 10 Ocak 2007. http://www.yeniasya.com.tr/2007/01/10/yazarlar/dsahin.htm
  4. Kıvanç, Ümit. Politik Doğruluk Hakikate Karşı. Birikim. Sayı 186:31-43, Ekim 2004.
  5. Gutterman, Bela; Shalev, Avner [Eds]. To Bear Witness: Holocaust Remembrance at Yad Vashem. [5th Ed] Jerusalem: Yad Vashem. 326 sayfa. 2008. ISBN: 9653082485
  6. Bering, Dietz. (Çev. Plaice, Neville) The Stigma of Names: Antisemitism in German Daily Life, 1812-1933. Ann Arbor: University of Michigan Press. 360 sayfa, Eylül 1992. ISBN-13: 978-0472104079.
  7. Eygi, Mehmet Şevket. Yahudilerin Büyük Hatâları. Millî Gazete. 31 Ocak 2009 http://www.milligazete.com.tr/makale/yahudilerin-buyuk-hatâlari-113006.htm
  8. US Department of State Bureau of Democracy, Human Rights, and Labor. Report on Global Anti-Semitism. US Department of State sitesi. 5 Ocak 2005. http://www.state.gov/g/drl/rls/40258.htm
  9. Yeşil, Kamil. Ey Yahudi! Millî Gazete. 5 Ocak 2009. http://www.milligazete.com.tr/makale/ey-yahudi-109712.htm
  10. Tenekeci, İbrahim. Yanlış adam. Millî Gazete. 6 Temmuz 2006. http://www.milligazete.com.tr/makale/yanlis-adam-91078.htm
  11. Bilgiç, Davut. PKK’yı yaratan koşullar. Taraf, 13 Aralık 2008. http://www.taraf.com.tr/haber/23406.htm
  12. Özsoy, Osman. İşte Yahudileri korkutan hadis! Haber 7. 5 Ocak 2009. http://www.haber7.com/haber/20090105/Iste-Yahudileri-korkutan-hadis.php
  13. Working Definition of Antisemitism. European Union Agency for Fundamental Rights. 16 Mart 2005. http://fra.europa.eu/fraWebsite/material/pub/AS/AS-WorkingDefinition-draft.pdf
  14. Margulies, Roni. Yahudilerden şikâyetim. Taraf. 14 Ekim 2009. http://taraf.com.tr/makale/7924.htm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder